Zalad: Sahaya çıkmayanlar aslan oldu, ben ise sahtekâr

Galatasaray’ın 1992-93 sezonunun son haftasında A.Gücü’nü 8-0 yenerek şampiyon olmasının ardından Yugoslav kaleci Rade Zalad hep şikeyle birlikte anıldı. Ama o hep susmayı tercih ettiği için 10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. Herkes şike yaptığı ileri sürülen A.Gücü kalecisi Zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı. Ne zaman şike olayları konuşulsa Rade Zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı.
O ise hiç konuşmadı ve Belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. Ta ki Spor Vizyon kendisini bulana kadar. Son iki yıldır Sırbistan Karadağ Ümit Milli Takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan Zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde başkent Belgrad’ta bulduk. 1986’da Eskişehirspor’la Türkiye serüvenine başlayan, Beşiktaş’ta süper performans göstermesine rağmen A.Gücü’ne gönderilen ve o unutulmaz Galatasaray maçından sonra ülkeyi terk eden Zalad, şike olaylarından Sinan Engin’e, Beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında neden yer almadığına kadar birçok konuya açıklık getirdi. Galatasaray maçından önce Fikret ve Sinan Engin’le Beşiktaş’ın şampiyon olacağı konusunda fikir birliğine vardıklarını belirten Zalad, “Galatasaray karşılaşmasında oynamayanlar aslan oldu, biz ise sahtekâr…” diyerek önemli açıklamalarda bulundu.
1992-93 sezonunun son haftaları… Şampiyonluk yolunda Beşiktaş ile G.Saray amansız bir mücadele veriyor. Takvimler 24 Mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. Ancak Ali Sami Yen’deki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya G.Saray 63 puan ve 25 averajla lider, Beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. Doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. İki Ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. Heyecanla beklenen gün geliyor ve G.Saray Ankara’da A.Gücü’ne konuk oluyor, Beşiktaş da İnönü Stadı’nda G.Birliği’ni ağırlıyor. Bunların üzerine bir de G.Birliği Kemalettin ve Kazım’ı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. Kaleci Goran’ın bir hafta önceki Kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. Fakat A.Gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. Son haftalarda üst üste kazanılan Bakırköy (1-0), G.Antep (2-1) ve Sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen Ankaragücü’nde as futbolcuların çoğu G.Saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. Daha doğrusu Türkiye’deki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. Maça çıkmayanlar arasında eski Beşiktaşlı Fikret ve sakat olan Sinan Engin de var. Ancak bir başka eski Beşiktaşlı Zalad ise kalede. Maç başlıyor ve daha 35. dakikada G.Saray 5-0 öne geçiyor. Devre arasında Zalad futbolu bırakıyor ve kaleye Arif geçiyor. Üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. Beşiktaş’ın İstanbul’daki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve G.Saray şampiyon oluyor.

10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. Herkes A.Gücü kalecisi Zalad’ın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı ve Yugoslav kaleciyi şikecilikle suçladı. Ne zaman şike olayları konuşulsa Rade Zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. O ise 10 yıldır hiç konuşmadı ve Belgrad’taki sakin yaşantısına devam etti. Son iki yıldır Sırbistan Karadağ Ümit Milli Takımı’nın kaleci antrenörlüğünü yapan Zalad’ı uzun uğraşlar neticesinde Belgrad’ta bulduk. Konuşmaya razı edene kadar epey ter döktük; ama ağzını açtığında da anlattıkları karşısında küçük dilimizi yutmamak için kendimizi zor tuttuk. 1986’da Eskişehirspor’la Türkiye serüvenine başlayan, iki sezon Beşiktaş’ta harika performans göstermesine rağmen A.Gücü’ne gönderilen ve o unutulmaz G.Saray maçından sonra ülkeyi terk eden kaleci Zalad, şike olaylarından Sinan Engin’e, Beşiktaş’tan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında isminin neden yer almadığına kadar her şeyi Sporvizyon’a anlattı.

Sizi Türkiye’ye Prekazi mi getirmişti?

1986 senesinde ben Priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. Prekazi de G.alatasaray’a transfer olmuştu. Bir gün ailesini ziyaret için Yugoslavya’ya gelmişti. Zaten biz Prekazi ile 8 yıl Partizan’da oynadığımız için çok iyi arkadaştık. Bana Türkiye’ye gelmek isteyip istemediğimi sordu. Sonra da Eskişehirspor’dan teklif geldi.

Beşiktaş’a geçişiniz Milutinoviç sayesinde mi oldu?

Eskişehirspor’da çok iyi bir sezon geçirdikten sonra Beşiktaş’a transfer oldum. Ancak ben geldiğimde Milutinoviç gitmiş, yerine Gordon Milne gelmişti. Beşiktaş’ta iki sezon üst üste 2. olduk. Türkiye Kupası finalinde F.Bahçe’yi Ferdinand’ın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise Ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar Ankara’da oynadım.

1992-93 sezonunun son haftasında G.Saray ile Ankara’da oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?

Hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.

Neden?

G.Saray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. Hocamız Tınaz Tırpan’dı. İlk devre bitti, soyunma odasına girdik. Ben eldivenlerimi çıkartıp Tınaz hocaya verdim ve, “Hoca buraya kadarmış. Herkese teşekkür ediyorum. Güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. Ben futbolu bırakıyorum.” dedim. 2. yarıda kaleye Arif geçti. 3 tane de o yedi. Ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.

Peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?

Kesinlikle almadım. Ama G.Saray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. Keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. Ben hâlâ o maçı düşünüyorum. Şimdi Beşiktaş’ın menajeri olan Sinan Engin de A.Gücü’nde oynuyordu. Bana G.Saray maçından önce geldi ve, “Eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni Beşiktaş’a kaleci antrenörü olarak alacaklar.” dedi. Ben de ona, “Bana ne kaleci antrenörlüğünden.” dedim.

Neden A.Gücü o kadar kötü oynadı?

Biz G.Saray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. Özellikle Sarıyer’i yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. As oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. Kendilerini hiç zorlamadılar. Zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. Ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. Zaten G.Saray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. Biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.

Yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.

Evet. Ben 10 yıldır kendi kendime, “Çok aptalmışım.” diyorum. Çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. Ama ben futbolu çok seviyordum. Diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. Sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.

Kadroda sen, Sinan Engin ve Fikret vardı. Üçünüz de Beşiktaş’ta oynamıştınız.

Evet. Sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. Fikret de o hafta “Sakatım.” dedi. Biz zaten Beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.

Beşiktaş’ı tutuyordunuz yani.

Tabii ki. Ben hâlâ Beşiktaş’ı tutuyorum. Onlar geçen sene şampiyon oldular, ben çok sevindim.

Peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. Neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?

Kimse bana sormadı ki. Hep kendi bildiklerini yazdılar. Ben Beşiktaşlıyım. Beşiktaş’ta tam 120 maç oynadım. Ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. Çünkü 1986’da G.Saray-Eskişehir maçında Prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, “Prekazi’nin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor.” diye yazılar yazılmıştı. Ya kardeşim Prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. Monaco’ya da orta sahadan attı. O zaman Monaco’nun kalecisi de mi şike yaptı?

G.Saray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?

Daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. Belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. Orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. G.Saraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. Ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. Ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. Maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. Çünkü yarın Türkiye’de neler olacağını biliyordum. Onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.

Ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.

Türkiye’de 7 yıl oynadım. En iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. Eskişehir, Beşiktaş ve A.Gücü’nde üç tane Başbakanlık Kupası kazandım. Geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. Çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.

Sana karşı Türk medyası neden cephe alsın ki?

O dönemlerde Yugoslavya’da savaş çıkmıştı ve Türkiye’deki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. Benim çocuğum Ankara’da doğdu. Türkiye’yi kendi ülkemden ayırmıyorum. Ama benim aleyhimde, “Sırp askerlerine yardım yapıyor. Silah alıyor.” diye de yazdılar. Benim Müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? Olmadı.

100. yıl anısına yaptırılan ve Beşiktaş’ta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.

Hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. Bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. Ben Beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. Bunlar tarihte yazılı. Ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. İki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. Bütün maçları oynadım. Bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. Ben Beşiktaş’ta oynarken G.Saray maçlarında Prekazi ile selamlaşamıyordum. Çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. Sinan Engin de A.Gücü’ndeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.

Türkiye’de ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. Peki, Sinan Engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?

Açıklamıyor, çünkü şu anda Beşiktaş’tan ekmek yiyor. Nasıl olsa Zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. Sinan’la her zaman iyi diyaloglarım oldu. Geçen sene o formalar yapılırken Sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. Üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.

Hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?

1990-91 sezonuydu. F.Bahçe ile Beşiktaş çekişiyor. A.Gücü de F.Bahçe ile İstanbul’da oynayacak. O hafta da annem ve kayınvalidem Belgrad’tan geliyordu. Onları karşılamaya gittim. Sonra da Beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. Yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler Beşiktaş’ın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. Çekin üzeri boştu. Dostum, “Eğer F.Bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın.” dedi. Yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, “Kalkın, toparlanın, hemen Ankara’ya gidiyoruz.” dedim ve çeki yırtıp attım. “Ben paramı kulübümden alıyorum. Söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin.” deyip Ankara’ya döndüm.

Kaynak: Spor Vizyon Programı

Yorum Gönderin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir