Biz Galatasaraylılar için Liverpool’un ayrı bir yeri vardır. Bu ayrı yerin herkes için farklı bir çıkış noktası vardır; benimkisi John Barnes’lı kadroydu. Renklerinin kıpkırmızı olması, İngiltere’nin paradan çok ruhu ile mücadele eden, emekçi kesiminin temsilcisi olması da yadsınamaz gerçeklerdir.
Daha önceki yıllara dayanan KOP tribün grubu ile olan dostça münasebetimiz de bu maça ayrı bir nostaljik tat katıyordu. Gerçi misafir tribünde büyük kitleleri göremedik ancak yine de KOP oradaydı 😉
Günün Liverpool özelliğini bir kenara bıraktıktan sonra esas bizi ilgilendiren SARI-KIRMIZI renklere bakalım. Günün bizim açımızdan birçok anlam ve önemi var; Ali Sami Yen Spor Kompleksi GS Arena’nın ve yeni yönetimimizin ilk sezon açılışı, Fatih Terim’in 2004’te Galatasaray’dan ayrıldığı günden beri Galatasaray Taraftarının önüne ilk çıkışı.
Biz güne evdeki dostluk ile başladık…
Evde gerekli mesajlar verildikten sonra düştük yollara. Maç öncesi tabi ki ilk durak Galatasaray, Beyoğlu ve Nevizade. Nevizade yolunda Beyoğlu Nike Mağazası tabi ki dikkatimizden kaçmadı. Baktık “Ruhunu Ortaya Koy” diyor, koyduk. İstikamet tabi ki Nevizade… Yine ASLAN dolu…
Aslantepe’nin belki de en büyük faydalarından biri Nevizade’yi bize yeniden benimsetmesi oldu. Özellikle tatil günleri maçlardan önce bir başkadır Nevizade. Sami Yen’imizin Meşale sokağını unutmak tabi ki mümkün değil, ancak Beyoğlu kültürü de Galatasaray’ın tarih boyunca özünde olmuştur. Maç saati yaklaşırken üç senedir haykırdığımız gibi “inletiyoruz her çıkışında İstiklal Caddesi’ni”
Nevizade ritüelimizden sonra, koyuluyoruz Arena yollarına… Stada maç öncesi ulaşım gayet rahat. Taksim’den metro ile stadın içine kadar ulaşılabiliyor olması büyük rahatlık. Bu rahatlık reel mesafesi fazla olsa dahi, Nevizade’yi adeta stadın yanı başına getiriyor.
Galatasaray taraftarının İstiklal Caddesi’ndeki, Metro istasyonlarındaki, stada yürünen tüneldeki coşkusu gerçekten görülmeye, yaşanmaya değer bir coşku… Taksim’de Metro beklerken… Aslantepe’de tünelden stada yürürken…
Ve sonunda ASY Spor Kompleksi GS Arena’mıza kavuşuyoruz… 2011/12 sezonu hayırlı olsun… haydi o zaman bi CimBomBom’um Benim patlatalım… Ardında da SARI-KIRMIZI-ŞAMPİYON-CİMBOM değmeyin keyfimize… Derler ya Terim çok güzel, Baros çok güzel, CimBomBom’um hepsinden güzel…
Gelelim maça…
Aşırı sıcak hava ve İstanbul’un en boş olduğu yaz tatili günlerine rağmen tıklım tıklım dolu tribünler (resmi rakam 35.500 biletli seyirci) ve sahada fırtına gibi esen bir Galatasaray. İnsan daha ne ister ki…? Kısa kısa maça değinecek olursak yeni transferlerden Melo, Ujfalusi, Elmander ve Selçuk İnan problemsiz sayılabilecek bir şekilde performans sergilediler. Hele Elmander’in uzaktan füzesi ile gelen üçüncü golümüz görülmeye değerdi. Golde Fatih Hoca’nın da topun gelişine yatmasını gözden kaçırmamak gerekir. Melo genel olarak riske girmeden, görevini sağlam paslarla yerine getirdi. Aykut ve ikinci yarıda kaleyi devralan Ufuk kalesinde güven verirken, toplam yirmi oyuncumuzun forma giydiği maçta göze çarpanlar Inter karşısında sergilediği kanat bindirmelerini bu maçta da sergileyen ve kendi görev bölgesinde de hatasız bir performans sergileyen Ujfalusi, hırsı ve bitmez tükenmez enerjisi ile takımın her zamanki gibi ateşleyicisi olan Sabri, ve de üstün golcülük yeteneğini konuşturan ve ilk iki golümüze imza atan Baros’tu.
Her şeyden önce bir taraftar olarak beni en çok mutlu eden takımın sahadaki azmi ve sahanın her köşesinde uygulanan pres. tek umudum Rijkaard döneminin de başında iki ay sergilenen ancak devamı hüsran olan geçici üst düzey futboldan ziyade, uzun vadede kalıcı bir oyun sistemi oturması.
Arena’dan gerçekten ÇIKIŞ YOK
Günün tek hoş olmayan ancak beklenen tarafı maçtan eve dönüş çilesiydi. Geçtiğimiz dönemde pek çok kez dile getirdiğimiz sebeplerden dolayı zamanından erken açılan ASY Spor Kompleksi’nin bitmemiş yolları ve Metro seferlerinin söz verildiği sıklıkta yapılmıyor olmasından dolayı gerçekten bir çile Arena’dan eve dönüş. Basit bir hesapla, Metro seferleri söz verildiği sıklıkta ve maksimum kapasitede yolcu taşıyarak yapılsa dahi 30 bin seyirciyi 1,5 saatte (taahüt edilen her 6 dakikada bir 2000 yolcu taşıma kapasitesi) taşıyabilen bir sistem. Bir de bu gerçeğin üzerine seferler taahhüt edildiği düzende işletilmeyince, tam bir kaos yaşanıyor. Yürütülmekte olan çalışmalarla umarız bu çile bir an evvel çözülür. Galatasaray taraftarının bu çileyi bile coşkuya çevirdiğini de belirtmeden geçmeyelim tabi (video için tıklayın)
Metro giriş çilesinden bazı kareler…
Ayrıca maç çıkışı Metro girişi konuşlanmış arabadan köfte ekmek yıllardır bağşıklık sistemimizi güçlendirerek bizi tüm salgın hastalıklara ve miktoplara karşı koruyan baş dostumuzdur.
Evet İstiklal Caddesi’yle, Nevizade’siyle, Metro’da loyloyuyla, tribünde SARI-KIRMIZI-ŞAMPİYON-CİMBOM’uyla, sahada Aslanları, kenarda İmparator Terim’iyle, maç çıkışı çileyi coşkuya dönüştüren üçlüsüyle bir CiMBOM GÜNÜ daha böyle geçti. İyi ki Galatasaraylıyım, iyi ki Galatasaraylıyız…
Önümüzdeki CimBom günlerine bakıcaz, Haydi Aslanlar…